Kozmetik ‘Cosmetique’ kavramı Türkçeye Fransızcadan geçmiştir, görüntü güzelleştirmeye ilişkin, güzellik müstahzarı anlamına gelir. Bu kavramın kökeni de Yunanca ‘Cosmos ‘ süs, güzelleştirme, çeki düzen verme kavramına dayanır.
Kozmetikler; vücudun veya vücudun herhangi bir bölümünün temizlenmesi, güzelleştirilmesi, cazip hale getirilip değişik bir görünüm kazanması için uygulanan tüm ürünler ve maddelerdir.
İnsanlar, kadın ya da erkek binlerce yıldan beri güzelleşmek, kendilerini başkalarına beğendirmek, genç görünmek, yüzlerindeki kırışık, yara, sivilce ya da çeşitli izleri gizlemek, güneşten, rüzgardan, soğuktan ciltlerini korumak, vücutlarındaki istenmeyen tüyleri gidermek, saçlarının dökülmesini önlemek ya da rengini değiştirmek için boyalar, merhemler, losyonlar, parfümler yapmışlardır. Çünkü güzel görünmek, bakımlı ve çekici olma arzusu insanlığın var oluşuyla doğan, karşı konulamayan bir süreçtir. Buna paralel olarak Kozmetiğin tarihçesi de bir o kadar eskidir.
Kozmetiklerin kullanımı ve parfümler hakkındaki bilgiler, M.Ö. 4000 yıllarından öncesine kadar dayanmakta olup insanlığın gelişimine paralel olarak Kozmetik kullanımı da ilk çağlardan günümüze kadar artarak devam etmektedir.
Ölülerle birlikte eşyaların da mezara konulduğu Antik Mısır’da yapılan arkeolojik kazılar da bulunan, yüze sürülen boyaların karıştırıldığı küçük kaseler, binlerce yıl sonra hala güzel kokusunu koruyan merhem kapları, ruhların bu güzel kokular içinde, daha iyi dinlenebileceği düşüncesini ortaya koyarak Mısır toplumunda Kozmetiğin önemini ve yaygınlığını gözler önüne sermiştir.
MÖ 1400’lerde yaşamış olan Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin yaşadığı dönemin kozmetik uzmanı olduğu ve Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ise güzelliğini kendi yaptığı kozmetiklere borçlu olduğu da tarihte yerini almıştır.
Mısırlıların kozmetik alanındaki bilgileri İbranilere, Asurlulara, Babillilere, Perslere ve Yunanlılara kadar ulaşmıştır.
Antik Yunanda fiziksel güzelliğin, kusursuz bir ruhun varlığının işareti olduğu fikri benimsenmiş, Dıştan görünenin, içeridekini yansıttığı, erdemi ve zekayı da temsil ettiği için değerli bulunmuştur. Plato güzel olanın iyi , iyi olanın da güzel olduğuna inanmış, görünen yüzümüzün, gölgede kalan gerçek benliğimize aynalık ettiği fikri böyle doğmuştur.
Ve unutmayalım ki gelmiş geçmiş tüm zamanların en güzel kadını, uğruna orduların savaştığı , dev bir krallığın yıkıldığı , tarih boyunca ‘binlerce gemiyi kaldıran güzel’ olarak anılan Truvalı Helen güzelliğini ve çekiciliğini, büyücünün ona verdiği güçlü kokuya borçludur. Helen, kadınsı cazibenin simgesi , güzelliğin kudretinin ispatı olmuştur.
Kozmetiğin gelişiminde önemli rol oynayan Çinliler ise Kozmetiği asaletin simgesi olarak görmüş ve Çin kadınları Soyluluk seviyesine göre yüzlerini altından gümüşe kadar farklı tonlarda boyamışlardır. Alt sınıf kabul edilenlerin ise boyanmaları yasaklanmıştır.
Kozmetik kullanımındaki sıçrama 18. yüzyıl Avrupa’sında özellikle de her iki cinsin tamamen yapay bir görünüme ulaşmaya çalıştıkları İngiltere ve Fransa’da meydana gelmiştir. 1880’lere doğru teknolojideki ve bilhassa yayıncılıktaki gelişmeler ve reklamın keşfi ile kozmetik tarihinde yeni bir devir açılmıştır.
20. yüzyıla gelindiğinde ise Avrupa ve Amerika’da makyaj yapmak modaya uymanın göstergelerinden biri haline gelmiştir.
Görüldüğü üzere İnsanlık tarihinin her döneminde güzellik kavramı farklı olsa da değişmeyen tek olgu Tarihte olduğu gibi bugün de Kozmetiğin ve Kozmetik ürünlerin hayatımızda ki yerinin her geçen gün artmakta ve önem arz etmekte olduğudur.
Tarihsel süreç içinde kadınlar güzellik kavramı ile özdeşleşmiş, gelişen teknoloji ve çağın gereksinimleriyle birlikte Kozmetik alanında oldukça fazla yol katedilmiştir. Son yıllarda kişisel bakım ve kozmetik ürünü kullanımının erkekler arasında da yaygın bir şekilde artması, kozmetik sektörünün katlanarak büyümesini beraberinde getirmiştir. Dünyada 250 milyar dolara ulaşan kozmetik pazarı, son yıllarda Türkiye’de de büyümesiyle dikkati çeken sektörler arasına girmiştir.