Herkes kalbinin renginde yaşar hayatı ve o yüzdendir ki kadın hissettiği gibi yapar makyajını. Sade, abartılı ya da alabildiğine renkli belki de bir o kadar mat ve donuk… Hissettiği renktir yüzünde seçtiği makyajın rengi ve hissettiklerini yansıtır yüzündeki makyajın tonu. O yüzden hep merak ederim, Makyaj mıdır kadını güzelleştiren? His midir onu makyaj yapmaya iten ve güzel gösteren? Yoksa, duyduğu heyecana istinaden yapılan bir yolculuk mudur kadının yüzünü süsleyen?
‘Kadın ve Makyaj’ bu ikili, birbirlerini keşfetti edeli kaderleri mühürlendi. Birbirlerinden ayrılmaya hiç cesaret edemedi. Ne makyaj var olabildi kadınsız ne kadın yapabildi onsuz. Ne de çağımız sanayisi ve gelişen teknolojisiyle kayıtsız kalabildi bu ikilinin tutkusuna, aralarındaki kuvvetli bağa.
Bu büyük buluşma milattan binlerce yıl öncesinde Antik Mısır da gerçekleşti. Mısır duvar resimlerinde figürlerin yüzlerinin hep makyajlı, boyalı olarak çizildiği dikkatlerimizi çekti. Bu dönemde kadınlar gözlerine hayvan yağıyla yapılan farlar ve siyah sürmeler sürermiş. Kırmızı toprak boyasını ise ruj olarak kullanıp dudaklarının güzelliğini ortaya çıkarırlarmış, o dönemde oje olmadığı için de ellerine kına yakarlarmış. Antik Aztek ve İnka uygarlıkları ise dudaklarını ve tırnaklarını boyamak için kırmızı böceklerden elde ettikleri bir tür boya kullanırlarmış. O günden bugüne makyaj tüm kadın dünyasında yeni bir çığır açmış, gelişerek, çoğalarak ama hiç eksilmeyerek günümüze kadar ulaşmış.
Kısaca demem o ki; Tarihte ne kadar geriye gidersek gidelim, görüyoruz ki, ‘Kadın Ve makyaj’ birbirleriyle yolları kesiştiğinden bu yana hiç ayrılmamışlar, ayrılamamışlar. Öyle olmuş ki bir gün Platon bile çıkıp ‘Makyajsız kadın tuzsuz yemeğe benzer’ diye atıf ta bulunmuş. Öyle kanıksanmış kadının yüzünü süsleyişi.
Kadın belki de yüzünü her boyadığında yüreğindeki bir kırgınlığı gizlemiş kim bilir? Belki de duyduğu heyecanla daha da güzel olmayı dilemiş. Kadınların duygularını çok iyi ifade edebilen Coco Chanel ‘Üzgünseniz, ya da kalbiniz kırıksa, rujunuzu sürün ve atağa geçin’. Diyerek makyajın kadın ruhunda yarattığı gücün altını çizmiş.
“…en kuvvetli makyaj olarak dudaklarına ruj sürdü.” –Diyen Reşat Nuri Güntekin ile Coco Chanel’in söz birliği de mi bizi düşündürmeye yetmedi?
Bu yüzdendir ki, önemlidir Makyaj benim için ve aslında her birimiz için. Çünkü kadın ruhunu anlatır bize gizliden. Bize bizi anlatır konuşmadan en sessizden. Dönüştüğümüz kadını izleriz aynada, yüzümüzle baş başayken. Bana göre makyaj, duyguların açığa çıkışıdır, insan psikolojisinin elleriyle yarattığı şaheserdir. Kendimizi izleme fırsatıdır. Görme isteğimizdir en derinimizi ve gizlenmedir bir parça. Fransızca maquillage ‘boya ve güzellik malzemeleriyle görüntüsünü değiştirme’ sözcüğünden alıntıdır. Fransızca maquiller ‘boyamak, süsleyerek değişik hale sokmak’ fiilinden +age son ekiyle türetilmiştir. Günümüze ve Türkçemizde Makyaj olarak yerini almıştır. Velhasıl kelam Makyaj tek kelimedir ama çok şey söyler çok şey öğretmeye gebedir.
Makyaj’ın hayatımızdaki yerinden bahsettikten sonra, elbette ki size makyaj yapmayın demeyeceğim. Yapın ancak şunu da unutmayın; Yapılan araştırmalara göre günde dokuz farklı kozmetik ürünü kullanıyor ve 126 farklı bileşeni cildimize sürüyoruz. Bu da demek oluyor ki cildimize devamlı kimyasallar yüklüyoruz. Bu noktada sizden istediğim cilt bakımınızı unutmamanız ve doğru makyaj ürünlerini seçmeniz.
Makyaj temiz cilde uygulanır!
Makyaj ürünlerini kullanmadan önce cildi güzelce temizlemeli ve nemlendirmelisiniz. Temizlenen cilt kaybettiği nem oranıyla doğru orantılı olarak anında kurumaya ve gerilmeye başlayacaktır. Kurumuş bir cilde uygulanan makyaj güzel bir görüntü oluşturmayacaktır. Daha da önemlisi en son isteyeceğimiz şeydir cildimizin nemsiz kalması, kuruması solması. Bu yüzden yüz yıkamadan sonra, cildinizi nemlendirin. Cilt temizliğinden sonra yapılacak makyaj hem yüzünüzde daha hoş bir görüntü yaratacaktır hem de cildinizi olası komedonlara karşı koruma altına alacaktır.
Cildimiz ve Makyaj
Cildin ve Makyaj malzemelerinin temizliğine dikkat edilmediği takdirde ve makyajın yüzde uzun kalması durumunda sık görülen en önemli yan etkisi oluşan komedonlardır. Olası cilt problemlerinin önüne geçebilmek için en uygunu profesyonellerin desteğini alarak cilt tipine uygun makyaj ürünlerinin seçilmesi ve cilt temizliğinden ödün verilmemesidir.
Makyajla uyumayınız!
Uygulanan ürünler yüzünüzde uzun vakit kalmamalıdır. Özellikle yatarken kesinlikle cilt temizlenmeli ve nemlendirici uygulanmalıdır. Tüm gün yüzümüzde kalan makyaj, Soğuk hava, rüzgar, araba egzozları, duman, tozlar, hepsi ve daha fazlası ile birlikte bir kalıp olarak yüzümüze yerleşiyor biz farkında olmadan. Eğer cilt temizlenmezse, deride kalan makyaj ürünleri, cildin kalınlaşmasına, erken kırışıklıklara, gözeneklerinin genişlemesine, cildin mat ve homojen olmayan renk değişikliklerine sebep oluyor. Bu sebepledir ki çok önemlidir gece yatmadan önce makyajın temizlenmesi. Aksi takdirde ertesi güne daha yorgun bir cilt ve olası cilt problemleriyle uyanabilirsiniz.
Makyaj ürünlerinizi paylaşmayınız !
Makyaj ürünlerinin çoğunun uygulanmasında yan aparatlar kullanılmaktadır; fırça, pamuk, sünger gibi. Bu ajanların ortak kullanılması kişiler arası mikropların yayılması açısından büyük bir problemdir. Ayrıca uygulama aparatları mümkünse tek kullanımlık olmalı, fırçalar da temizlenmeli ve sıklıkla değiştirilmelidir.
Makyaj ürünlerinizi doğru muhafaza ediniz!
Makyaj ürünlerinin kapakları sağlam bir şekilde kapatılmalı, sıcak ortamlarda tutulmamalı, kullanım zamanı geçmiş ürünler atılmalıdır. Ürünlerin temiz bir şekilde muhafaza edilmesi sağlanmalıdır.
Güneşe maruz kalmış kozmetik ürünlerin, koruyucu maddelerinde azalma görülür. Bu da ürünün kullanım ömrünü azaltır. Dolayısı ile son kullanım tarihinden önce bozulmasına ve bakteri üremesine sebep olur. Kısaca ürünlerinizin son kullanım tarihlerine dikkat edin ve temiz muhafaza edilmesine özen gösterin.
Güzelliğiniz Daim Olsun