Cildimiz de en az bizler kadar hassas, en az ruhumuz kadar kırılgan, iç ve dış etkenlere bağlı olarak duruşunu belirleyen, kompleks ancak bir o kadar da eşsiz bir organımızdır. Hava değişiklikleri, mevsim geçişleri, beslenme alışkanlıklarımız, hayata bakış açımız, her biri, cildimiz üzerinde söz sahibi, gelen değişikliklerin müsebbibidir.
Bu yüzden, her konuda olduğu gibi, cildimiz konusunda da duyarlı ve bilinçli olabilmeliyiz. Nasıl kötü hava şartları yüzünden işimize gitmeme kararı alamıyoruz, bunun yerine, yeni gelen koşullar doğrultusunda giyiniyor, gerektiğinde yağan yağmura karşı şemsiyemizi açıyoruz. İşte benimde sizden tam olarak istediğim bu. Cildimize koşullara uygun olarak davranmak ve bunu alışkanlık haline getirmek. Çünkü cildimiz bizim görünen yüzümüz ve ruhumuzla bütünleşen armağınımız. Bu yüzden hak ettiği değeri ona vermekte bizim başlıca görevimiz.
Ekim ayından bu yana soğuk havalar kendini göstermeye başladı, sıcak havadan yeterince nasibini alan cildimiz, aniden gelen soğuklarla birlikte, bir takım uyum problemi yaşarken, yeni hava koşullarına adapte olmakta güçlük çekiyor. Çünkü havalar oldukça soğuk ve cildimiz kendi kendini iyileştirmekte zorlanıyor, kuruyan ve kaşınmaya başlayan yapısı ile bizden destek bekliyor.
Soğuğa maruz kalan cildimizde transepidermal su kaybı artıyor ve bu artış cildin kurumasına neden oluyor. Bu yüzden kış mevsimi dendiğinde akla ilk gelen cilt problemi ‘cilt kuruluğu’ oluyor. ‘Kış kaşıntısı’ olarak da bilinen, soğuğa bağlı kserosis, soğuk hava ve rüzgarın da etkisiyle düşük neme bağlı olarak kendini gösteriyor.
Yukarıda verdiğim bilgilerden de anlaşıldığı gibi bugünkü gündemimizi Cilt Kuruluğu problemi oluşturuyor. Aslında cilt kuruluğu, birçok nedenden dolayı oluşabiliyor. Bunların içinde yanlış kullanılan makyaj malzemelerinden, çok dar giyinmeye, az su tüketimine, yadsınamaz yaş faktörüne, hormonal değişimlere ve çeşitli cilt hastalıklarına kadar farklı sebepler de olabiliyor ancak önceliğimiz soğuk hava koşullarının tetiklediği cilt kuruluğu ve nasıl baş edebileceğimiz hususu.
Huzurlu bir kış, sağlıklı bir cilt için, alınması gereken en önemli not; Cildinizi nemlendirin!
Çünkü çoğu kez nemlendirici kullanmak kuruluk sorununu çözüyor.
Peki, eğer cildimizi nemlendirmezsek ne oluyor?
Esnekliğini ve bütünlüğünü koruyan cildin sırrı nem. Neme doymuş sağlıklı bir ciltte, su oranı yüzde 10’un üzerinde olmalı. Sağlıklı cilt, deri üzerinden gerçekleşen su kaybını dengeliyor. Cildimizdeki su miktarı azaldıkça, vücut nem kaybediyor. Bunun, hem içsel hem de dışsal olmak üzere pek çok nedeni bulunuyor. Cilt nemsiz kaldığında dayanıklılığı azalıyor ve çok çabuk yıpranıyor. Böylece ciltte ince çizgiler ve kırışıklıklar oluşuyor. Bununla birlikte aşırı kuruluk, pullanma, çatlak, enfeksiyon gibi cilt sorunları da ortaya çıkabiliyor.
Kış aylarında cilt kuruluğunu önlemek için alınması gereken önlemler
Cilt kuruluğunu engellemek için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bol su tüketimidir. Ayrıca su dışında yediğimiz besinler de cilt kuruluğuna etki eder. Hızla oluşan kilo kayıpları, dengesiz beslenme deride kuruluğa neden olur. Özellikle bol meyve ve sebze tüketimi cilt sağlımız için gereklidir.
Suyla sık temasta bulunmak derinin nem kaybına neden olduğundan, kişilerin çok sık ve çok uzun sıcak suya maruz kalması sakıncalıdır. Bu nedenle banyo ve duş süresi kısa tutulmalı, duştan çıktıktan sonra mutlaka cilt tipine uygun nemlendiriciler kullanılmalıdır. Çünkü banyo sonunda kullanılan vücut yağları, derinin nem kaybını engelleyici özelliktedir. Ve unutmayalım ki, kuru cilde sahip olan kişilerin büyük çoğunluğunu sık duş alan ve kese-lif alışkanlığı olan kişiler oluşturuyor.
Sabunlar deriyi kuruttuğundan pH’ı 5.5 sabunsuz temizleyiciler veya yağ ve gliserin oranı yüksek sabunlar kullanılmalıdır.
Sadece yazın değil, kış ayları boyunca da güneş koruyucu ürünler kullanmak gerekir. Güneş koruyucular deri hasarını ve derinin kurumasını engeller.
Bunların yanı sıra iyi bir cilt bakımı cildimize şifa gibi gelecektir. Bu yüzden Kuru cilt problemi olanlar, yağ içinde su emülsiyonu dediğimiz ve deriyi yoğun nemlendiren ürünler kullanabilirler. Deride hassasiyet problemi olmayan kişilerse, üre ihtiva eden kozmetik nemlendiricilerden fayda görebilirler.
Kuru ciltler için yumuşak temizleyicilerle cilt temizliğinden ödün verilmemeli ayrıca yoğun ve uzun süreli nemlendirme sağlayabilen ürünlerle cilde nem takviyesi yapılmaya devam edilmelidir.
Yoğun kıvamlı, cildin üst tabakasında koruyucu örtü oluşturarak uzun süre etki gösteren kremler cildimize dost ürünlerdir. Cildin lipid tabakasının büyük kısmını oluşturan seramid maddesini içeren nemlendiriciler onarım görevi ile bariyerin korunmasını destekler. Bunun dışında gliserol, hyalüronik asit, skualen, E vitamini ve shea yağı da zengin nemlendirici özelliği olan ürünler arasındadır. Nemlendirici krem kullanımına ek olarak belirli aralıklarla uygulanan nem maskeleri ve yoğun nemlendirici cilt bakımları yaptırılması da cildimize müthiş bir rahatlık ve parlaklık kazandıracaktır. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenmenin de cildin nemlenmesine yardımcı olacağını hatırlatıyor ve tek bir nemlendirmenin cilt için öneminin altını bir kez daha çiziyorum.
Sevgi ve sağlıkla kalın